İşte ben; yazar çizer gezer gecelerin sarhoşu gündüzlerin baykuşu, arabalı sokak çocuğu. Bir oda bir salon metalik gri, beş ileri bir geri, içi çöplük dışı tozluk bir evim var. Çalışırken yani kaldırım mühendisliği gibi bir şey olan Düş Mühendisliği yaparken burada yaşıyorum. Kaldırım mühendisliği deyip geçmeyin yollardaki kaldırımların yüksekliği o şehrin medeniyet seviyesini gösterir! İnanmasanız mimarlara sorun!
Gece ve gündüz bazen öğle vaktinde, ikindide, yatsı vaktinde tekerlekli evimde yaşıyorum. Direksiyonundan tuttuğum gibi yollara fırlattığım, sert bakışlı, trigel kayışlı, kucağı yumuşak dışı sert, camları kırılgan, kaportası sırçadan… O benim çelikten arkadaşım sevgi dolu, merhametli ve çok kıskanç…
Kaldırım mühendisliği! Penceresiz Odalar.
Sanatsal faaliyetlerimde geceleri bana eşlik eder. Kazandığımızı penceresiz otel odalarına bayılacağımıza, arabamıza sarılırız dedik ve yıllarca beraber sabahladık. Bazen sabahlar hiç olmadı bazen güneş bir türlü batmadı. Ama hoş ve buruk bir anıdır arabalı bir sokak çocuğu olmak.
Günlerden bir gün, zorla sabah edip, ekşi yemiş gibi suratım buruşmuşken. Arabanın salonundaki koltuklara eritircesine sürterken kıçımı, ve bir şeyler kemirirken direksiyonun tepesindeki Amerikan mutfakta.
İşte Benim Kitaplarım:)
Arabaya sarılmak,
Bir yılan gibi dolanmışken vites koluna, firen pedalı kepekli ekmek , gaz pedalı tam buğdaylı ve ayaklarımı kaşar peyniri gibi eritmişken ikisinin arasında, yani arabadan daha araba olmuş, paslanırken sokak köşelerinde…
Kaldırım mühendisliği ve sanat;
Bir gün geldi, öyle bir gün ki, Allah’ın kuru topraklara can veren rahmeti sanki arabamı delip geçecek kevgire çevirecek gibi yağıyordu. Nasıl bir yağmur ve her yerden gelen dolu tanelerinin yumruk darbeleri… Hem rabbimin rahmeti hem de afeti başlamıştı. İstanbul kazan ben kepçe olmuş dönüyordum, nezih mahallelerin çıkmaz sokaklarında.
Afeti kıyamet,
“Ya Rahman yolsuzları, ahlaksızları, müşrikleri, münafıkları, ikiyüzlüleri yok etme hükmünü verdiysen bugün, sen muttakileri, samimi iman sahiplerini koru, dilimizin bağını çöz her zaman hakikati söylemeyi nasip et, bize acı! Sen bizim Mevla’mızsın, gerçeği öreten nankörler topluluğuna karşı yardım et bize” diye dua ediyordum.
Kaldırım mühendisi ne iş yapar?
Yıldırım şimşek art arda korkunç bir çarpılışla kükrüyor. Öyle bir tandır kay nıyor ki gökyüzünde, çelik dostum sanki delik deşik olacak! Hem korkuyorum hem dua ediyorum ıslah olmak için.
Dolu öyle bir şiddetlenmişti ki gümbür gümbür her yeri dövüyordu. Ve bir metre önümü bile göremiyordum. Sonra yumruk büyüklüğünde balyoz gibi tepemize tepemize vurmaya başladı.
Aslında kaldırım mühendisliği çok önemlidir çünkü bir şehrin kaldırımları o şehrin medeniyetini gösterir! Yani bir şehrin kaldırımları ne kadar yüksekse medeniyeti o kadar düşüktür derler!