Zavallı arabam | Başına neler gelemedi ki, benim zavallı arabam. Onun her tarafından tangır tungur, gacır gucur sesler gelmeye başlamıştı. Yağmur ince ince başladığında, yıllardır yıkanmayan pasaklı arabamın dışına biraz su değecek diye sevinmiştim.
Fakat sıcak bir yaz yağmurunda gusül abdesti almak yerine bir şampiyonun karşısına çıkmış, tüysıklet bir boksör gibi dayak yiyorduk. Arabam kadar benimde azım burnum yamulmuş, kaşım gözüm patlamıştı sanki öyle göğsümde hissediyordum her darbeyi ve her çiziği!
O anın heyecanı ve korkusuyla hemen arabayı çalıştırıp gazladım, görebildiğim kadarıyla dolu sağanağından kaçmaya çalışıyordum. Oysa ben ve arabam doğanın gücü karşısında sadece kuru bir asma yaprağıydık. Yani bir üflemesiyle dökülüp giderdik yani ondan kaçmamız mümkün değildi. Böyle olunca karşıma ilk çıkan bahçeli bir evin, kapı saçağının altına atı verdim kendimi futursuzca.
Gökten gelen mermiler,
Biz gölgeye geçer geçmez dolu taneleri portakal büyüklüğünde inmeye başladı, yeryüzü denen cazibe merkezine doğru. Biraz daha bekleseydim Dünya’nın merkezine doğru çakacaktı bizi, Rabbimin buzdan çivileri. Çok şükür ki birkaç kaporta çiziği, hafif tampon eziği ve biraz akıl kaybıyla bu korkunç afetten kurtulmuştuk.
Zavallı arabam ve O;
İşte böyle bir gün de; bir kız mı kadın mı, in mi, insan mı, bilinmez dümdüz kara saçlı bir beden, çevik bir hareketle yan koltuğuma oturuverdi. Daha doğrusu kuş tüyü gibi süzülüp, dokunu verdi yan tarafıma, damladı sanki.
Saçlarından dökülen şelalenin, arabamın içine doğru akıp gitmesi gibi aktı bir şeyler. Ama geçip giden zamandan bir gevezelik değildi, bir yerim acıdı, yandı. Meçhulden gelen biri, arabamın gizemli derinliklerine doğru akıp gidiyordu.
Gizemli Güzel,
“ Ulan! Sende kimsin? Biraz önceki sağanak dolu yağmurunda bile arabama bir damla su girmedi, sen geldin her yer sırılsıklam oldu. Hey! Ne arıyorsun burada, tanrı misafiri misin yoksa bela mısın, nesin sen?” dedim ilk heyecan, korku ve merakla.
Oysa ben her zaman, gece gündüz, trafikte, evde bile olsam kapılarımı mutlaka kitlerdim. Uzun gecenin, gevrek simitle açılan sabahında unutuvermiştim evin kapılarını kilitlemeyi, meğer bu, gizemli tanrı misafiri içinmiş.
Kafası öne eğikti saçları dümdüz upuzun yüzü gözükmüyordu. Ellerini ovalayıp duruyordu, saçları garanti etmezdi ama elleri kadın eliydi. Eğilip gırtlağına baktım çıkıntı toktu. Tamam bu bir kadı! İnce uzun ellerini kenetlemiş durmadan başparmaklarını ovuşturuyordu… Araban esasında sevgiliden, en yakınından daha dost olur gecenim 3’ünde karanlığın körlüğünde. Devam edecek…
Bu Pandemi iletinin pençesindeki günlerde, Zavallı Arabamda yatmayı bile özledim! Aslında zavallı araba yoktur! Az mazot vardır az benzin vardır! Aslında 18 lira olan dolar vardır şimdilik! 25 lira olan mazot vardır şimdilik! 17 Eylül 2022… Araba kedi köpekten daha iyi arkadaştır. Güzel arabam bu gün ondan ayrıldım 19.12.2022. 2023 geldi ve zavallı arabam gitti yenisi geldi. Onunla helalleştik, yenisiyle anlaştık. Zavallı arabam acaba şimdi ne yapıyordur? Zavallı arabam şimdi ne yapıyor acaba, yeni sattım! Neyse yeni arabam duymasın!
{Arabalı Sokak Çocuğu’ndan alıntılar ( 02)}
Semih BULGUR