Eee tabii böyle güzel bir kızı koluna takmış civan mert bir delikanlıya bakmayacaklar da kime bakacaklar. Sonra dikkat edince fark ettim de insanlar bana bakmıyordu, yanımdakine bakıyorlardı, daha adını bile bilmediğim adsız güzel kadına bakıyorlardı. Adsız kadının adını ve şöhretini öğrenmem çok uzun sürmeyecekti!
Biraz bozulmuştum ama erkeğin güzeli olmaz ki, güzellik onlara mahsus yani kadınlara. Biraz yakışıklı, boylu poslu, karizmatik olmanın da bir zararı yok elbette, kadınları değil belki ama iş yerindeki patronlarınızı, amirlerinizi veya sizinle çalışanları etkileyebilirsiniz.
Adsız güzel Herkesin tanıdığı kadın,
Bazıları sanki tanıyormuş gibi bakıyorlar ve bakışlar bir değişik sinsi bir tebessüm, çatılmış kaşlarla bir gülücük, bir şey söyleyecekmiş gibi bir dudak bükme ve uzayıp sarkan dudaklar vardı suratlarında. Sanırım mahallenin en güzel kızını kapınca, civar insanlarının sinirlerini bozdum, tuhaf tuhaf hareketler yapıyorlar. Anlam veremedim ve ona adını sordum.
İşte Benim Kitaplarım:)
İsmini, geçmişini ve geleceğini bilmediğim kadına adını sordum;
- “ Habibe.” dedi önüne bakarak adsız güzel.
- “ Ben de Utku, çekingen birisin galiba adını bile yüzüme bakmadan söylüyorsun, peki bana saatlerce nasıl poz vereceksin portreni çizerken?” dedim gülümseyerek.
Adını bile bilmediğim güzel;
O yine sustu ve yine…
Birkaç dakika sonra kafedeydik. O hep önüne bakıyor, ben de sürekli onu izliyordum. Ahşap sandalyelere oturup ceviz masaya yaslandık, o an asma sarmaşıklarının arasından güneş damlıyordu.
Hava çok güzel,
Hava açmış, gökyüzü lekesiz, kusursuz prıl pırıldı ve hafiften ısınmaya başlamıştı. Hafif ılık bir meltem onun saçlarını kıpırdatıyor ve benim yüzüme dokunup ferahlatıyordu.
Kalın pardösümü çıkartıp keyifle arkama yaslandım, ortamın dinginliğine rağmen benim içim kıpır kıpır kalbim pır pır atıyordu. Ve her yerden ilham fışkırıyordu, salaş çay bahçesinin rüküş masasında.
Hemen kalemi kağıdı çıkartıp onu kara kalem çizmeye başladım. Sürekli bana bakması için uyarıyordum. Birkaç saniye bakıyor sonra yine başka alemlere dalıp gidiyordu.
Adsız güzel! Yaratık Kadın,
Bakışları sertleşmiş, için için bir şeylere kızıyor, sinirleniyordu. Patlamak üzere olan bir bomba, ya da içinden yaratık çıkacak bir zombiye benzemeye başlamıştı sanki.
Birazdan gözleri kayıp bembeyaz olacak, kanlı köpek dişleri uzayacak, karnı oynamaya başlayacak, sonra yarılıp içinden çığlık çığlığa küçük iğrenç canavarlar çıkacak sanırsınız. O Adsız güzeldi ben de bahtsız bedevi! Bir erkek ne ister? Güzel bir kadın ve spor bir araba! Gerisi adsız da olsa olur.
Semih BULGUR
{Kitabım “Son Cariye”den Alıntılar (12)}