Ama ben bu hastalıklara bir çare olduğuna inanıyorum.
Eğer hayattan sıkıldıysan, ‘her gün aynı, her şey aynı’ diyorsan, ‘televizyonda aynı yüzler, kafamda aynı düşünceler, endişeler, okulum aynı, işim aynı, eşim aynı, annem aynı, kızım aynı, kendim aynı’ diyorsan, bitmesi için başlanan ilişkiler yaşıyorsan, ‘insanlar riyakâr, düzenbaz ve menfaatçi’ diyorsan, stres, yalnızlık ve can sıkıntısı çekiyorsan… İşte bu hastalıklara bir çare.
Hemen her şeyi bir tarafa bırakın, ceketinizi giyin ve dışarı çıkın. Bildiğiniz en yakın devlet hastanesinin veya işlek bir hastanenin acil servisine gidin.
Kapısından girip hastane kokusunu içinize çekin ve genellikle duvar kenarında olan sandalyelerden birine oturup, olan biteni seyretmeye başlayın.
Acil Servislerde,
Orada, tansiyonu inmiş, çıkmış nineleri göreceksiniz, kan içinde sedyeler geçecek yanınızdan, kolu bacağı kırılmış, kaşı gözü patlamış insanlar, inleyen, ağlayan, sızlayan hastalar, feryat eden yakınlar, yorulmuş doktorlar, her tarafı kan içinde hemşireler, hasta bakıcılar göreceksiniz. Acı dolu gözler, bir saniye daha yaşamak isteyen bakışlar göreceksiniz, ağlayan bebekler, kahrolan anneler göreceksiniz.
İşte Benim Kitaplarım:)
Bunları gördükten sonra oradan çıkın ve evinize gidin. Biraz oturup, üşenmeden ve üşütmeden düşünün. Sonra hayatınıza yeniden başlayın. Ben denedim ve her seferinde yeniden başlamayı başardım.
Başardığım şey hayatta kalmaktı, benim için büyük bir başarı. Yaşadığım derin depresyonlar, mutsuzluk krizleri yüzünden defalarca intiharın kıyısından döndüm.
Bu hastalıklara bir çare;
Hala yaşamamın sebebi; inancımın bu dünyanın geçici bir eğlenceden ibaret olduğunu öğretmesi ve hastane acil servisleridir. Esasında büyük başarı, büyük mutluluk başka bir yerdedir, onu arayan, inanan ve aklını işletenler için…
Acımasız kapitalizmin tapınağına yani bankaya giderken aklımdan işte böyle gereksiz, verimsiz, karsız aptalca duygusal şeyler geçiyordu.
Banka gişeleri,
Bankaya gidiyordum biraz kendimi birazda cebimi ısıtmak için, havalem bugün gelecekti. Buzlu kaldırımda yürümekteyim iki kolum açık, birinde resim çantam diğerinde bilgisayar çantam.
Sabır ve rahmet
İki kolum havada pervaneli uçak gibi yürüyorum, deliymişim gibi bakıyorlar ben de deliriyorum. Yüzüm lastik gibi şekilden şekle giriyor, sanki donmak üzere olan mimiklerimden ruh halim sarkıyordu.
Yaşadığım ruhsal rahatsızlıklardan dolayı yüzümde bazı izleri kaldı. Tabii bunlar bıçak izi, yara gibi şeyler değil, bazen çok komik, tuhaf bazen de çok tehlikeli olan mimiklerim ve tiklerim.
Zaman zaman stresli anlarda suratımın bir tarafı gülüyor bir tarafı mutsuz gibi sarkıyor. Bazen bir kaşım kalkıyor, gözlerim kayıyor, dudaklarım uzuyor ve normal insanlar buna gülüyor. Devam edecek…:)
{Kitabım “Son Cariye”den Alıntılar (2)}
Semih BULGUR